Sık Sorulan Sorular
Merak Edilenler
Sık Sorulan Sorular
Beyaz Çimento, Gri Çimento, Kalsiyum Alüminat ve Hazır Beton ile ilgili merak edilenleri sizler için yanıtladık.
- Beyaz Çimento
- Gri Çimento
- Kalsiyum Alüminat
- Hazır Beton
Beyaz çimento kil ve kalkerden üretilen, yüksek beyazlık ve saflık değerine sahip estetik, güçlü ve dayanıklı bir çimentodur. Beyaz çimentonun renk farkı içerisinde kullanılan ham maddenin saflığından ve üretim sürecinden kaynaklanır.
Beyaz çimento inşaat sektöründe kullanılan temel bileşenlerden birisidir. Çimento esaslı derz dolgu malzemeleri ise seramik, karo ve taş döşemeleri arasında bulunan boşlukları doldurmak amacıyla kullanılan bir üründür.
Daha fazla bilgi almak için "Yapı Kimyasalları Uygulamaları Nelerdir?" yazımıza göz atın.
Beyaz çimentonun renk farkı içerisinde kullanılan ham maddenin saflığından ve üretim sürecinden kaynaklanır. Genel üretim olarak gri çimentoya benzer ancak üretiminde kullanılan ham maddelerin saflığı farklıdır. Çimento ham maddesinde bulunan krom, demir, nikel gibi oksitler çimentoya rengini veren ana oksitlerdir. Üretimde bu oksitler ve özellikle demir oksit (Fe2O3) en az seviyede tutulur, bu da çimentoya beyaz rengini verir. Üretim sürecinde, klinker üretimi için gerekli yüksek sıcaklıkta pişirme işlemi sırasında, renk üzerinde olumsuz etki yapabilecek maddelerin oranı düşük tutulur. Bu süreç beyaz çimentonun, geleneksel gri çimentoya göre daha parlak ve daha beyaz bir görünüme sahip olmasını sağlar.
Daha fazla bilgi almak için beyaz çimento hakkında yazdığımız blog yazılarına göz atın.
Beyaz çimento tarihi eserlerde, özel dekoratif uygulamalarda, onarım ve restorasyon gibi alanlarda tercih edilir. Beyaz çimento genel olarak yapı kimyasalları ürünleri, dekoratif sıvalar, brüt beton, terazo karo, bims, gazbeton ve prekast alanlarında kullanılmaktadır.
Daha fazlası için "Beyaz Beton Nedir? Nerelerde Kullanılır" blog yazımıza göz atın.
Beyaz çimento Portland çimentosu ile benzer olarak uygun miktarda ve granülometrede agrega ve su ile karıştırılarak hazırlanır. Kullanım alanlarına göre karışım içerisine priz geciktirici, priz hızlandırıcı, reoloji düzenleyici gibi katkılarda ilave edilebilir. Uygulama öncesinde yüzeyin temiz ve kuru olması sağlanır. hazırlanan karışım uygun bir uygulama tekniği ile yüzeye uygulanır. Uygulama sonrası malzemenin kuruması için belirli bir süre beklenmesi gerekmektedir.
Beyaz çimento yüksek dayanım özelliği ile uygun bir karışım hazırlanarak mermer yapıştırma uygulamalarında kullanılır. Uygulama yapılacak alanın ve yapıştırılacak mermerin özelliğine göre beyaz çimento, su ve uygun dolgu malzemesi ile bir karışım hazırlanır. Uygulama yapılacak alanın kuru ve temiz olması gerekir. İşlenebilirlik ve kayma direncini iyileştirmek için kuru karışım içerisine selüloz eter ve nişasta gibi çeşitli katkılar eklenebilir. Hazırladığınız harç, mermerin yapıştırılacak yüzeyine eşit bir şekilde sürülür. Sonrasında, mermer yavaşça yerine yerleştirilir ve hafifçe bastırarak tam oturmasını sağlanır. Harcın kuruması beklenir.
Estetik görünümü ve yüksek dayanımı sayesinde özellikle dekoratif uygulamalarda, onarım ve restorasyon gibi alanlarda kullanılır. Beyaz çimento yapı kimyasalları, dekoratif sıvalar, brüt beton, karo, bims ve prekast alanlarında sıklıkla kullanılır.
Beyaz çimento genel üretim olarak gri Portland çimento ile benzer özellikler taşır. Beyaz çimentonun renk farkı içerisinde kullanılan hammaddenin saflığından ve üretim sürecinden kaynaklanır. Bu farklar beyaz çimentoya yüksek erken ve nihai dayanım, düşük eşdeğer alkali miktarı, yüksek beyazlık gibi özellikler verir.
Beyaz çimentonun donma süresi hava koşulları, karışımın su/çimento oranı, karışıma eklenen katkı maddeleri ve kullanılan çimentonun özelliklerine göre değişiklik gösterebilir. İdeal koşullar altında, beyaz çimento ile yapılan işlemler için işçilik sürecinin planlanması ve malzemenin uygun şekilde kullanılması önemlidir. Beyaz Portland çimento erken dayanımı 2 gün, nihai dayanımını 28 günde tamamlar.
Beyaz çimento harcı uygulama alanlarına göre (genel sıva, dekoratif sıva, seramik yapıştırıcı, su izolasyon malzemesi vb.) değişik karışımlarda hazırlanabilir. Uygulama alanlarına göre çimento miktarı genellikle toplam kuru karışımın %30-%50'si olur. Kalsit, silis, mermer tozu gibi uygun bir dolgu malzemesi ise toplam kuru karışımın %70-%50'si oranında kullanılır. Kuru karışıma eklenecek su miktarı ise karışımın içerisindeki katkı maddelerine göre değişiklik gösterebilir. Su miktarı kontrollü bir şekilde belirlenmelidir. Kuru karışım içerisine eklenen su miktarı fazla olursa uygulama sonrası kılcal çatlaklara sebep olabilir.
Beyaz çimentonun renk farkı içerisinde kullanılan ham maddenin saflığından ve üretim sürecinden kaynaklanır. Beyaz çimentonun ana bileşenleri gri çimento ile benzerdir ancak en önemli farkı beyaz çimento içeriğinde demir oksit gibi renk verici bileşenlerin çok az olmamasıdır. Genel üretim olarak gri çimentoya benzer ancak üretiminde kullanılan hammaddelerin saflığı farklıdır. Dahası, beyaz çimentonun gri çimentoya göre yanma ısısının ve inceliğinin daha fazla olmasıdır. Beyaz Portland çimento beyazlığı, inceliği ve kullanım alanlarının farklılaşması ile gri Portland çimentosundan ayrılır.
Beyaz çimento ile geleneksel sıva, hafif sıva, dekoratif sıva ve pigment eklenerek renkli sıvalar yapılır. Genel olarak sıva içerisinde silis veya kalsit gibi bir dolgu malzemesi, çimento ve su kullanılır.
Beyaz çimento yüksek beyazlık, yüksel dayanım özellikleri ile bir çok farklı alanda kullanılır. Beyaz çimento daha çok mimari özelliği ön plana çıkarak yapılarda kullanılır. Bunun yanında beyaz çimento dekoratif objelerin yapımında da kullanılır. Özellikle saksılar, park bahçe mobilyaları, mimari özelliğe sahip dekoratif objeler beyaz çimento kullanılarak üretilir.
Çimento, su ile karıştırıldığında hidratasyon reaksiyonları ile priz alan ve sertleşen bir hamur (pasta) oluşturan ve sertleşme sonrası suyun altında dahi dayanımını ve kararlılığını koruyan ince öğütülmüş inorganik hidrolik bağlayıcıdır.
Portland çimentosunun hammaddeleri kalker ve kil istenen kimyaya göre oranlanır. Malzeme daha sonra harmanlanır ve döner fırınlarda yaklaşık 1400 santigrat dereceye kadar pişirilir. Bu işlem sonucu oluşan klinker adı verilen ürünün soğumasına izin verilir. Daha sonra sertleşme süresini kontrol etmek için alçıtaşı adı verilen az miktarda bir mineralle birlikte klinker ince bir toz haline gelinceye kadar öğütülür.
1824 yılında, Joseph Aspdin isimli bir duvarcı ustası, hazırladığı ince taneli kil ve kalker karışımını pişirerek ve daha sonra öğüterek bağlayıcı bir ürün elde etmiştir. Bu ürüne su ve kum katıldığında ve zamanla sertleşme olduğunda, ortaya çıkan malzemeyi İngiltere'nin Portland adasında bulunan kireç taşına benzetmiş, elde ettiği bu bağlayıcı için "Portland Çimentosu" adında patent almıştır. Bu bağlayıcı daha sonraki yıllarda büyük gelişmeler gösterse de "Portland" ismi aynen korunmuştur.
Portland çimentosu, kireçtaşı gibi kalkerli bir malzemeden ve kil veya şist olarak bulunan alümina ve silikadan yapılır. Kireçli ve killi malzemelerin bir karışımı olan marn da hammadde olarak kullanılmaktadır.
Çimento, genel olarak hazır beton, yapı kimyasalları üretiminde ve harç imalatlarında kullanılır. Hastane, okul, konut, alışveriş merkezi, iş merkezi vb. bina inşaatlarında, köprü, viyadük, tünel gibi otoyol projelerinde, su drenaj kanalları, baraj, kanalet gibi su yapılarında, liman, iskele, marina gibi deniz yapılarında, beton yol, hava alanı, uçak pisti inşaatlarında, hazır sıva ve harç imalatlarında kullanılabilir.
Çimento, kuru ve korunaklı kapalı ortamlarda muhafaza edilmelidir. Bu durumda, özelliklerini asgari 6 ay boyunca muhafaza etmektedir. Torbalı ürünler 3 aydan fazla stoklanmamalıdır. 10 torbadan veya 2 paletten fazla üst üste istif edilmemelidir. Ürün orijinal paketinde saklanmalıdır. Kullanılmadığı durumlarda paketin ağzı sıkıca kapatılmalıdır.
TS EN 197-1 standardı, genel çimentolar ailesindeki 27 çeşit çimentoyu ve dayanım sınıflarını tanımlar. Bu standarda göre genel çimento ailesi CEM I Portland çimentosu, CEM II Portland-kompoze çimento, CEM III yüksek fırın cüruflu çimento, CEM IV puzolanik çimento, CEM V kompoze çimento olmak üzere beş ana tipte gruplandırılmıştır. CEM II ana tip çimento grubu, içerdiği farklı anabileşenlere göre Portland cüruflu çimento, Portland silis dumanlı çimento, Portland puzolanik çimento, Portland uçucu küllü çimento, Portland pişmiş şistli çimento, Portland kalkerli çimento, Portland kompoze çimentoları içerir. Yeni çimento standardı TS EN 197-5 ise, daha yeni geliştirilen, sürdürülebilirliğe fayda sağlayacak Portland-kompozit çimento CEM II/CM ve kompozit çimento CEM VI tipi tanımlar.
Çimento ve çimentonun anabileşen olduğu beton değer zincirinde, betonu günümüzün en yaygın taşıyıcı yapı malzemesi yapan özellikler; ekonomik olması, yaygın üretim ve dağıtım ağına sahip olması, yerel malzemeler ile üretilmesi, taze betonun plastik kıvamda olması sebebiyle istenilen boyuttaki elemanların kolayca üretilebilmesine olanak sağlaması, sertleşmiş betonun dayanım ve dayanıklılığının oldukça yüksek olması ve çelik donatılarla çok iyi aderans sağlamasıdır.
TS EN 197-1 standardı genel çimentolar için bileşim, özellikler ve uygunluk kriterlerini kapsar. Daha yeni geliştirilen, sürdürülebilirliğe fayda sağlayacak yeni çimento standartları TS EN 197-5 Portland-kompozit çimento ve kompozit çimentoyu, TS EN 197-6 ise geri dönüştürülmüş yapı malzemeleri içeren çimentoları tanımlar. Özel çimentolar kapsamında ise TS 21 beyaz portland çimentosu, TS EN 413-1 harç çimentosu, TS 13353 borlu aktif belit çimentosu, TS EN 14216 çok düşük ısılı çimento ve TS EN 14647 kalsiyum alüminat çimentosu bileşim, özellikler ve uygunluk kriterlerini kapsar.
Satın alacağınız çimentonun TS EN 197-1'e göre ürün tipinin kullanım alanınıza uygunluğunu çimento üreticisinden temin edeceğiniz "Teknik Veri Sayfası (TDS)"ndaki uygulama alanlarını inceleyerek kontrol edebilirsiniz. Ayrıca, bu dokümandaki standarda uygunluk beyanı, üretim süreçleri sertifikalandırma, kimyasal ve fiziksel özellikler, güvenlik talimatları, depolama koşulları ve raf ömrü bilgileri ile proje şartlarınıza uygunluğunu değerlendirebilirsiniz.
Sürdürülebilir çimento üretimi, alternatif hammadde ve alternatif yakıt kullanımı, çimento içinde yarı mamul olan klinker kullanım oranının düşürülmesi ve enerji verimliliği yoluyla sağlanır. Doğal kaynakların korunması için kimyasal içeriği çimentonun doğal hammadde içeriğine yakın olan diğer sektörlerin atıkları ve yan ürünleri alternatif hammadde olarak kullanılmaktadır. Endüstriyel atıkların kendi içlerinde barındırdıkları kalori değerlerinden faydalanarak çimento fırınında alternatif yakıt olarak kullanmak, CO2 salınımlarının çevreye verdiği zararların azaltılması için her geçen gün daha da önem kazanmaktadır.
Doğanın sürdürülebilirliğinin devamı için, atıkların kendi içlerinde barındırdıkları kalori değerlerinden faydalanmak ve çimento fırınında alternatif yakıt olarak kullanmak, CO2 salınımını azaltmayı sağlarken aynı zamanda çevrenin korunması açısından alınması gereken aksiyonların başında geliyor. Çimento üretiminde kullanılabilen alternatif yakıtların bazıları; kullanılmış/atık lastikler, ahşap atıkları, tekstil atıkları, plastik atıkları, kağıt/karton atıkları, atık yağlar, kullanılmış çözücüler, ağartma toprağı, sintine atıkları, kontamine atıklar, solventler ve arıtma çamurlarıdır.
Beton özellikleri içerisinde geçirgenlik, çimentolu sistemlerin kullanım süresini doğrudan etkileyen önemli bir parametredir. Betonun içerisindeki boşlukların yapısı ve miktarı ile ilişkili olan geçirgenlik, yapının sülfat, klor gibi kimyasal ataklara dayanıklılığını düşürür. Betonun durabilitesinin sağlanabilmesi için, kullanım alanına uygun çimentolu sistemlerin uygulanması, betonun mümkün olduğunca geçirimsiz forma getirilmesi oldukça önemlidir. Daha fazla bilgi için ilgili blog yazımızı öneririz.
Beton bileşenleri karıştırıldıktan birkaç saat sonra plastik özeliği kaybolmuş katı bir yapı oluştururlar. Buna neden olan ve çimento ile suyun tepkimesi sonucu oluşan kimyasal reaksiyona “hidratasyon” denir. Önceleri yumuşak plastik durumunda olan çimento hamuru, zaman ilerledikçe daha az plastik duruma gelir ve katılaşıp, sertleşir.
Çimento dayanımı; çimento, standart kum, ve su kullanılarak yapılan harcın standart kalıplara dökülerek, kürlenmesi ile elde edilen beton prizmalarının beton presinde teste tabi tutulması ile tayin edilir. 2, 7 ve 28-günlük dayanım sonuçları değerlendirilir. TS EN 197-1 standardında 32,5, 42,5 ve 52,5 olmak üzere 3 dayanım sınıfı ve uygunluğunun kontrolü için sınır değerleri tanımlanmıştır.
Çimento suyla karıştırıldığında oluşan çimento hamuru kısa bir süre için akışkan veya 'plastik' olur. Bu süre zarfında çimento hamuru şekillendirilebilir/kalıplanabilir. Su ile çimento arasındaki kimyasal reaksiyon devam ettikçe çimento hamuru katılaşır ve sonuçta sertleşir. Çimento hamurunun plastik özelliğini kaybederek katılaşmaya başlamasına priz denilir. Priz başlangıcı ifadesi ise prizin başlama süresini vermektedir. Çimento klinkerinin faz miktarları, katılan alçı taşı miktarı ve çimento inceliği priz sürelerinde etkili olur.
Portland çimentosu, belirli oranlarda kireç, alümina, demir ve silika içeren mineral karışımının yüksek sıcaklıklarda ısıtılması ve ardından elde edilen malzemenin (klinker) ince toz halinde öğütülmesiyle üretilen ince, toz bir malzemedir. Malzeme genellikle beton üretmek için su, kum ve çakılla karıştırılır.
Tüm Portland çimentoları, standart (TS EN 197-1) sınıflandırmalara tabi olmasına ve ürün özellik sınır değerleri sağlamasına rağmen tüm portland çimentoları aynı değildir. Çimento özellikleri, her biri betonun farklı performans gereksinimlerini karşılayacak şekilde üretilmesine olanak tanıyan farklı performans kriterleri veren birçok farklı bileşen malzemesi kombinasyonu ile oluşur. Bu özellikler, betonun sülfat direncini, dayanım gelişim hızını ve kimyasal saldırılara karşı direncini vb. etkileyebilir.
İkincisi, aynı çimento sınıfları bile imalatçıdan imalatçıya farklılık gösterebilir. Çimento değişimine neden olabilecek öğeler arasında hammadde farklılıkları, fırın beslemesindeki kimyasal farklılıklar, üretim süreçlerindeki farklılıklar ve kullanılan öğütme ve öğütme katkı maddesindeki farklılıklar yer alır. Tutarlılık (stabilite) çimento üretimi için en önemli kriterlerden biri olduğu için, çimento üreticileri mümkün olan en tutarlı ürünü sağlamak için tesis ekipmanına ve kalite kontrolüne önem verir ve yatırımlar gerçekleştirir.
Hayır, çimento aslında betonun bir bileşenidir. Beton temel olarak çimento, agrega, su, mineral ve kimyasal katkılar karışımı kompozit bir malzemedir.
Çimento ve su karışımı olan çimento hamuru tek başına çok güçlü değildir. Genellikle, kum, agrega ve diğer katkı malzemeleriyle birleştirilerek beton, harç ve sıva yapımında kullanılır.
Su, hidratasyon adı verilen bir işlemle çimentonun sertleşmesine neden olur. Hidrasyon, çimentodaki ana bileşiklerin su molekülleri ile kimyasal bağlar oluşturduğu ve sertleşmiş bir yapı oluşturmak üzere kendilerini birbirine bağladığı kimyasal bir reaksiyondur.
Çimentonun tane boyutu, 6,5-90 μm aralığında değişim gösterir. Büyük çoğunluğu 20-30 μm arasındadır. Çimento tanelerinin aktifliği ve hidratasyon sonucu daha yüksek dayanımlar verebilmesi ince öğütülmelerine bağlıdır. Taneler ne kadar ince ise o kadar çok hidrate olurlar. İri bir tanede su içeriye nüfus etmez ve orta kısmı hidrate olmaz. Hidrate olan kısmın fazlalığı dayanımı artırır. İncelik, özellikle hidratasyonun erken aşamalarında, dayanım gelişimi için çok önemlidir.
“İncelik” parametresi çimento taneciklerinin boyutu hakkında bize bilgi verir. Dayanım üzerinde önemli etkiye sahiptir.Tipik olarak çimento, suyla reaksiyona girme kabiliyetini arttırmak için çok ince parçacık boyutlarına öğütülür. Daha küçük parçacık boyutu, çimento hamurunun mukavemet gelişimini iyileştirir. Daha ince öğütülmüş çimentolar, daha kaba öğütülmüş ürünlere göre daha hızlı sertleşme veya mukavemet geliştirme eğilimindedir.
Klinker çimentonun ana maddesidir ve yarı mamul olarak adlandırılır. Klinker, kireç taşı ve kilin beraber öğütülmesiyle elde edilen farin tozunun 1400 -1500 santigrat derece döner fırında pişmesi sonucu oluşan granül yapıda bir malzemedir.
Daha detaylı bilgi için "Klinker Nedir? Klinker Fazları ve Öğütme Parametreleri Arasındaki İlişki" ve "Klinker Nedir? Çimento Kalite Kontrol Parametreleri Nelerdir?"
blog yazılarımıza göz atın.
Pişirme sonucu klinker yapısında oluşan C3S, C2S, C3A ve C4AF Portland çimentosunun ana bileşenleridir, hidratasyon reaksiyonu sürecini doğrudan etkiler. SiO2 ve CaO oksitlerinin birleşmesiyle silikatlar (C3S ve C2S) oluşur, klinkerin yaklaşık % 80’ini oluşturur. Alüminatlar yaklaşık olarak çimentonun %20’sini oluşturur. Alümina, CaO birleşerek C3A ve demir oksitle birleşerek C4AF oluşturur.
Çimentonun anabileşenleri C3S ve C2S, su ile birleştiğinde, kalsiyum-silika-hidrat (C3S2H3) ve kalsiyum hidroksit (CH) olarak çimentonun hidratasyon ürünleri oluşur. Çimento hamurunun kazandığı dayanım kalsiyum-silika-hidrat (C-S-H jellerinin) miktarına bağlıdır.
Çimentonun hidratasyonu ilk reaksiyon (çözünme) süreci, uyku süreci, hızlanma (priz) süreci, yavaşlama süreci, yavaş reaksiyon süreci olmak üzere 5 farklı süreçten oluşur.
Çimentolarda bulunan Cr VI (Krom 6) insan sağlığı açısından zararları nedeni ile sektör tarafından takip edilmektedir. 3 Ocak 2022 tarihi itibariyle hidrasyon sonrası Cr6+ (Cr VI) içeriği 2ppm’den fazla olan çimentoların satışına izin vermeyen Avrupa Birliği Yönergesi ile çimentoların içine demir sülfat eklenmeye başlanmıştır.
Ekzotermik bir reaksiyon olan çimentonun hidratasyonu esnasında açığa çıkan ısıya hidratasyon ısısı denir. Bir çimentonun ne miktarda hidratasyon ısısını açığa çıkaracağı, çimento hamurunda yer alan ana bileşenlerin (C3S, C2S, C3A ve C4AF) miktarlarına ve hidratasyonun ne kadar süreyle yer almış olmasına bağlıdır. Portland çimentosunun ortalama ve en yüksek hidratasyon ısısı değerleri, yaklaşık 100 kal/g ve 120 kal/g olarak belirtilebilir.
“Çözünmeyen Kalıntı” parametresi, çimentoda bulunan silisyum içerikli malzemeleri tespit etmemizi sağlar. TS EN 197-1 standardına göre CEM I grubu Portland çimentosu ve CEM III grubu yüksek fırın cüruflu çimento için maksimum %5 limiti vardır.
“Klorür” parametresi çimento içinde bulunan klor miktarını verir ve betonlu sistemlerde donatı korozyonuna sebep olduğu için TS EN 197-1 standardında max. %0,10 ile limitlendirilmiştir.
“SO3 (kükürt trioksit)” çimento içindeki alçı oranını belirlemek için kullanılan parametredir. Priz sürelerine etkisi bulunur. TS EN 197-1 standardına göre çimentodaki (SO3) sülfat miktarı sınırlandırılmıştır.
“Kızdırma Kaybı” çimentoya katkı olarak katılan kalkersi maddelerin miktarını verir. TS EN 197-1 standardında CEM I grubu portland çimentosu ve CEM III grubu yüksek fırın cüruflu çimento için kızdırma kaybı maksimum %5 ile sınırlandırılmıştır.
“Hacim genleşmesi” çimento içindeki MgO ve S.CaO kaynaklı hacimsel genleşmeyi gösterir. Betonun genleşip, çatlamasını önlemek için önemlidir. TS EN 197-1 standardına göre MgO muhtevası kütlece % 5'ten, serbest kalsiyum oksit (CaO) muhtevası % 1,0’den fazla olmamalıdır.
Kalsiyum alüminat çimento (KAÇ veya CAC), erken yüksek mukavement, hızlı priz alma, yüksek aşınma direnci, düşük pH değerlerine dayanaklı olması gibi özellikleri ile yüksek performansa sahip hidrolik bir bağlayıcıdır.
Kalsiyum alüminat çimento (KAÇ veya CAC) kalker ve boksit hammaddesi ile klinker üretilerek elde edilen bir çimento türüdür. CAC formulünde ağırlıklı olarak CaO.Al2O3 bulunmaktadır.
Kalsiyum alüminat çimento (KAÇ veya CAC) bir çok kullanım alanına sahiptir. Özellikle erken yüksek mukavement beklenen tamir harcı, grout harcı, tıkaç harcı, hızlı seramik yapıştırıcı gibi yapı kimyasalları ürünlerinde, yüksek sıcaklıkta dayanım bütünlüğünü koruyan refrakter betonlarında ve ağır yüke maruz kalan zemin betonlarında CAC kullanılmaktadır.
Kalsiyum alüminat çimentoları (CAC), Portland çimentoları (OPC) ile kıyaslandıklarında kimyasal, fiziksel ve mineralojik olarak farklılaşırlar. Portland çimentosunun ana ham maddeleri kil ve kalkerdir. Ham maddelerden kaynaklı ana oksitleri ise CaO ve SiO2’dir. Kalsiyum alüminat çimentosu üretiminde ise bir alüminat kaynağı olan boksit, ham madde olarak kullanılır. Ana oksit ise Al2O3’tür.
Çimsa Çimento, Mersin'de bulunan üretim tesisinde 20+ yıldır kalsiyum alüminat çimento üretmekte ve 60'dan fazla ülkede satışını sağlamaktadır.
Daha fazla bilgi almak için chatbotumuz ile iletişime geçebilirsiniz.
Kalsiyum alüminat çimentolu sistemlerde prizin daha hızlı olması olması için lityum karbonat, lityum hidroksit gibi priz hızlandırıcı katkı maddeleri kullanılmaktadır. CAC aynı zamanda, portland çimento ve alçı ile üçlü bağlayıcı sistemler hazırlanarak daha hızlı priz alma özelliği vermektedir.
Kalsiyum alüminat çimento, erken yüksek dayanım alma, 1450° C sıcaklıklarda bütünlüğünü koruma, yüksek aşınma direnci ve asidik ortama dayanıklılık gibi bir çok avantaja sahiptir.
Üretiminde kullanılan ham maddelerin farklı olması nedeni ile kalsiyum alüminat çimento ve Portland çimentoların mineralojik özellikleri de farklıdır. Tüm kalsiyum alüminat çimentoları ağırlıklı olarak mono kalsiyum alüminat yani CA fazı içerir. Portland çimentoları (OPC) ise ham maddeden gelen bileşenlere bağlı olarak C3S ve C2S fazlarını içerirler.
Kalsiyım alüminat çimentonun sıcaklığa dayanımı ana oksit olan Al2O3 miktarına bağlı olarak değişmektedir. Çimsa'da üretilen Isıdaç40 ve Recipro40 ürünleri 1250 °C, Refro50 ve Recipro50 ürünleri ise 1450 °C sıcaklığa kadar dayanımını korumaktadır.
Beton, çimento, su, agrega (kum, kırma taş, çakıl) ve katkı maddelerinin karışımından oluşan, inşaatta yaygın olarak kullanılan bir malzemedir. Çimento su ile reaksiyona girerek sertleşir ve agregaları bağlar. Beton, basınç dayanımı yüksek, çekme dayanımı düşük olduğu için genellikle çelikle güçlendirilir. Taze beton özelliği işlenebilir, sertleşmiş beton özelliği yüksek dayanımlı ve uzun ömürlü olan beton, binalar, köprüler, yollar ve barajlar gibi yapılarda kullanılır. Modern teknolojilerle sürekli geliştirilmektedir.
Betonun ana bileşenleri çimento, su, agrega ve katkı maddeleridir. Çimento, su ile reaksiyona girerek sertleşir ve agregaları bağlar. Su, çimentonun hidratasyon sürecini başlatır ve betonun işlenebilirliğini sağlar. Agrega, betonun hacminin büyük kısmını oluşturan kum ve kırma taştan (veya çakıldan) oluşur. Katkı maddeleri ise betonun özelliklerini iyileştirmek için kullanılır. Bu bileşenlerin doğru oranlarda karıştırılması, betonun dayanıklılığını ve performansını belirler.
Suyun betondaki görevi, çimentonun hidratasyon sürecini başlatarak sertleşmesini ve bağlayıcı özellik kazanmasını sağlamak ve betonun işlenebilirliğini artırmaktır. Hidratasyon süreci, çimento ve suyun kimyasal reaksiyonu ile gerçekleşir ve bu reaksiyon betonun dayanıklılığı ve mukavemetini belirler. Su miktarı dikkatlice kontrol edilmelidir; fazla su betonun dayanım ve dayanıklılığını azaltırken, yetersiz su ise karışımın işlenebilirliğini azalmasına neden olabilir. Bu nedenle, suyun doğru oranlarda kullanılması betonun kalitesi için kritiktir.
Agreganın betondaki görevi, betonun dayanıklılığını artırmak, mekanik özelliklerini iyileştirmek ve betonun daha ekonomik bir yapı malzemesi olmasını sağlamaktır. İnce ve kaba agregalar, beton karışımında çimento ve su ile birleşerek homojen bir yapı oluşturur ve betonun hacmini doldurur. Ayrıca, agregalar betonun termal stabilitesini artırır, çatlama riskini azaltır ve aşınma direncini yükseltir. Bu nedenle, doğru boyut, şekil ve dağılıma sahip agregaların seçimi önemlidir.
Daha detaylı bilgi için "Agrega Nedir? Agrega Özellikleri Nelerdir?" blog yazımıza göz atın.
Kaba agregalar, genellikle çakıl veya kırma taş gibi daha büyük boyuttaki malzemelerdir, genellikle 5 milimetreden daha büyük tane boyutlarına sahiptirler. Bu tür agregalar, betonun dayanımını artırmak ve hacmini doldurmak için kullanılır. İnce agregalar ise genellikle kum gibi daha küçük boyutlardaki malzemelerdir, genellikle 5 milimetreden daha küçük tane boyutlarına sahiptirler. İnce agregalar, çimento ve kaba agregalar arasındaki boşlukları doldurarak betonun kompakt, yoğun bir yapıya sahip olmasını sağlarlar. Bu iki tür agreganın bir arada kullanılması, betonun homojen bir yapıya sahip olmasını ve istenilen mukavemet ve işlenebilirliği elde etmesini sağlar.
Daha detaylı bilgi için "Agrega Nedir? Agrega Özellikleri Nelerdir?" blog yazımıza göz atın.
Betonda kullanılan çimento türleri, Portland çimentosu, yüksek fırın cüruflu çimento, Portland uçucu küllü çimento, Portland kalkerli çimento ve sülfata direncli çimento gibi çeşitlilik gösterir. Bu çimento türleri, farklı yapısal gereksinimlere ve çevresel koşullara uygun olarak beton karışımlarında kullanılır.
Betonun priz alma süresi, beton karışımının çimento ve suyunun bir araya gelerek sertleşmeye başlaması ve işlenebilirliğini yitirmeye başladığı süreyi ifade eder. Priz alma süresi, çeşitli faktörlere bağlı olarak değişir ve genellikle betonun karışım oranı, çimento türü, çevresel koşullar ve kullanılan katkı maddeleri gibi faktörlerden etkilenir. Hızlı priz alan beton karışımları, inşaat projelerinde erken yük taşıma kapasitesi gerektiren durumlarda tercih edilirken, daha yavaş priz alan karışımlar genellikle betonun işleme (yerleştirme, sıkıştırma ve perdahlama) süresi uzun olan projelerde kullanılır.
Betonun kürlenme süresi, betonun döküldükten sonra çimento ile suyun kimyasal reaksiyonuyla sertleşerek dayanıklı bir yapı oluşuncaya kadar devam eden bir süreçtir. Bu süreçte, betonun kurumasına izin verilmemeli, uygun koşullar altında nemlendirilerek hidratasyonu tamamlaması ve istenen mukavemeti kazanması önemlidir. Kürlenme süresi, çimento tipi, beton karışım oranı, ortam sıcaklığı ve nem gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Tipik olarak, betonun ilk 24 saatlik sürede en hassas olduğu ve tam mukavemetine ulaşması için genellikle 28 güne kadar süre gerektiği kabul edilir. İyi bir kürlenme süreci, betonun dayanım ve dayanıklılığını artırır, çatlama riskini azaltır, bu nedenle dökümden sonra kürlenme sürecine özen gösterilmesi önemlidir.
Daha detaylı bilgi için "Rötre Nedir? Betonda Rötre Çatlağı Nasıl Oluşur?" blog yazımıza göz atın.
Betonun basınç dayanımı, betonun dış bir kuvvetin etkisi altında ne kadar basınca dayanabileceğini belirleyen bir ölçüttür. Basınç dayanımı, genellikle megapaskal (MPa) cinsinden ifade edilir ve beton numuneleri üzerinde laboratuvar testleri ile belirlenir. Betonun basınç dayanımı, karışımındaki çimento oranı, kullanılan agregaların türü ve boyutu, su-çimento oranı, karışımın kürleme ve sertleşme süreci gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Betonun kullanım alanına göre belirlenen bir basınç dayanımı gereksinimi vardır ve yapısal dayanıklılığın sağlanması için bu dayanım değeri önemlidir. Örneğin, binalarda genellikle belirli bir basınç dayanımına sahip beton kullanırken, yüksek dayanımlı betonlar genellikle köprüler ve barajlar gibi daha yüksek yük taşıma kapasitesine sahip yapılar için tercih edilir.
Daha detaylı bilgi için "Beton Basınç Dayanımı Nedir, Nasıl Ölçülür?" blog yazımıza göz atın.
Betonun çekme dayanımı, betonun bir gerilme kuvvetine karşı ne kadar direnç gösterebildiğini ölçen bir ölçüttür. Betonun çekme dayanımı, genellikle basınç dayanımı kadar yüksek değildir çünkü beton, gerilmeye karşı daha az direnç gösterir. Çekme dayanımı, beton numuneleri üzerinde laboratuvar testleri kullanılarak belirlenir ve genellikle megapaskal (MPa) cinsinden ifade edilir. Betonun çekme dayanımı, betonun içindeki çatlakların oluşumunu ve yayılmasını kontrol etme yeteneği ile ilgilidir. Beton, çekme yükleri altında çatlayabilir ve bu çatlaklar, betonun dayanıklılığını ve yapısal bütünlüğünü etkileyebilir. Bu nedenle, betonun çekme dayanımı, yapısal tasarımda ve güvenlik açısından önemlidir. Çekme dayanımı, betonun içine yerleştirilen çelik donatılarla artırılabilir, çünkü çelik, betonun çekme dayanımını artırır ve çatlakların oluşumunu kontrol eder.
Betonun elastisite modülü, betonun elastik davranışını ölçen bir malzeme özelliğidir. Bu modül, betonun gerilme ve deformasyon arasındaki ilişkiyi tanımlar ve betonun bir gerilme kuvveti uygulandığında ne kadar deformasyon gösterebileceğini belirler. Elastisite modülü, genellikle Young'un modülü olarak da adlandırılır ve betonun sıkıştırma ve gerilme durumlarında farklı değerlere sahip olabilir. Betonun elastisite modülü, beton numuneleri üzerinde yapılan laboratuvar testleriyle belirlenir ve genellikle gigapaskal (GPa) cinsinden ifade edilir. Bu modül, yapısal tasarım sürecinde ve betonarme yapıların hesaplanmasında önemlidir, çünkü yapıların davranışını ve dayanıklılığını belirlemede temel bir parametre olarak kullanılır.
Su-çimento oranı, beton karışımında kullanılan su miktarının çimento miktarına oranıdır. Bu oran, betonun dayanımını, dayanıklılığını, işlenebilirliğini ve nihai özelliklerini belirleyen önemli bir faktördür. Su-çimento oranı, belirli uygulamalara ve gereksinimlere bağlı olarak farklılık gösterebilir. Daha yüksek su-çimento oranları, betonun işlenebilirliğini artırabilir, ancak dayanım ve dayanıklılığını azaltır. Düşük su-çimento oranları ise betonun dayanım ve dayanıklılığını artırır, ancak karışımın işlenebilirliğini azaltabilir. Optimum su-çimento oranı, betonun belirli bir uygulama için gereken dayanım, dayanıklılığı ve işlenebilirliği sağlamak için dikkatlice belirlenmelidir. İyi bir beton karışımı tasarımında su-çimento oranı, yapısal gereksinimler ve çevresel koşullar gibi faktörlere uygun olarak seçilir ve kontrol edilir. Bu, betonun istenilen performansı ve dayanıklılığı elde etmesini sağlar.
Çökme (Slump) testi, betonun işlenebilirliğini değerlendirmek için kullanılan standart bir test yöntemidir. Bu test, taze betonun kıvamını ölçerek, betonun belirli bir süre içinde plastik deformasyon yeteneğini belirler. Slump testi sırasında, bir konik şekilli metal kalıp kullanılır ve bu kalıp betonla doldurulur. Ardından, kalıp yavaşça kaldırılır ve betonun yayılma derecesi (slump) ölçülür. Slump değeri, betonun işlenebilirliği hakkında bilgi verir ve betonun yerleştirme sırasında kullanılabilirliğini gösterir. Daha yüksek bir slump değeri, daha akışkan ve işlenebilir bir beton karışımını gösterirken, düşük bir slump değeri, daha kıvamlı ve sert bir beton karışımını gösterir. Slump testi, inşaat projelerinde beton karışımının kalitesini kontrol etmek ve uygun işlenebilirliği sağlamak için yaygın olarak kullanılır.
Betondaki hava içeriği, beton karışımında bulunan hava boşluklarının oranını ifade eder. Bu hava boşlukları, betonun içine hava kabarcıkları olarak hapsolmuş küçük boşluklar şeklinde olabilir. Hava içeriği, genellikle bir yüzde olarak ifade edilir ve beton numuneleri üzerinde yapılan laboratuvar testleriyle belirlenir. Betondaki hava içeriği, çeşitli faktörlere bağlı olarak değişir, ancak genellikle 1 ila 3 arasında bir yüzde değerine sahiptir. Bu hava içeriği, betonun dayanımını ve donma-çözülme direncini etkiler. Düşük hava içeriği, betonun genellikle daha yüksek dayanımlı olmasına yardımcı olurken, betonda hava sürükleyici katkı kullanımı ile betonda kontrollü boşluk oluşumu sağlanması donma-çözülme etkisi ile oluşacak hacimsel genleşmelere karşı dirençi artırır.
Betonun işlenebilirliği, inşaat sırasında kolayca taşınması, yerleştirilmesi ve bitirilmesini ifade eder. Betonun kalıplara dökülmesi, yayılması ve sıkıştırılması sırasında kolayca şekillendirilmesini, yayılmasını ve sıkıştırılmasını belirleyen kıvam, akışkanlık ve yapışkanlık gibi özellikleri kapsar. İyi işlenebilirliğe sahip bir beton karışımı, segregasyona uğramadan zahmetsizce yönlendirilebilen, aynı zamanda homojen özelliği ile sertleştikten sonra gerekli mukavemet ve dayanıklılığı koruyan bir karışımdır. Optimal işlenebilirlik seviyesinin elde edilmesi, verimli inşaat süreçlerinin sağlanması, işçilik ve ekipman maliyetlerinin minimize edilmesi ve yüksek kaliteli beton yapılarının üretilmesi için esastır.
Betonda kullanılan iri agregaların maksimum boyutu, projenin özel gereksinimlerine bağlı olarak tipik olarak 16 milimetre ile 22 milimetre arasında değişir. Çakıl veya kırma taş gibi malzemeleri içeren bu agregalar, beton karışımına yapısal stabilite sağlar. Uygun maksimum iri agrega boyutunun seçimi, betonanerme kesitin kalınlığı ve donatı çubuklarının veya diğer gömülü elemanların aralığı, istenen beton mukavemeti ve dayanıklılığı gibi faktörlere bağlıdır. Genellikle, daha kalın beton kesitlerinde daha büyük maksimum agrega boyutları kullanılırken, daha ince kesitler veya daha pürüzsüz yüzeyler elde etmek için daha küçük boyutlar kullanılır.
Betondaki minimum çimento içeriği, betonda yeterli mukavemet ve dayanıklılık sağlamak için gerekli olan en az çimento miktarını ifade eder. Bu içerik, betonun istenen mukavemeti, maruz kalacağı çevre koşulları ve kullanılan ek mineral katkı maddeleri veya kimyasal katkılar gibi faktörlere bağlı olarak belirlenir. Minimum çimento içeriği, beton bileşenlerinin yeterli hidratasyon ve bağlayıcılık sağlaması, betona uygulanan yükleri ve çevresel etkileri karşılayabilmesi için gereklidir. Beton karışım tasarımında kritik bir parametre olarak hizmet eder ve elde edilen betonun belirli performans gereksinimlerini ve planlanan uygulama için standartları karşılamasını sağlar.
Betondaki su-çimento oranı önemlidir çünkü betonun mukavemetini, dayanıklılığını ve işlenebilirliğini doğrudan etkiler. Bu oran, karışımda kullanılan suyun çimentoya olan oranını temsil eder ve daha düşük oranlar, çimentoya göre daha az su kullanıldığını gösterir. Doğru su-çimento oranının korunması, çimento partiküllerinin optimal hidratasyonunun sağlanması için çok önemlidir ve bu, güçlü ve dayanıklı bir beton yapı oluşturmak için gereklidir. Daha yüksek su-çimento oranı, işlenebilirliği artırabilir, ancak betonun mukavemetini ve dayanıklılığını düşürür. Buna karşılık, daha düşük bir su-çimento oranı daha güçlü ve daha dayanıklı beton sağlar, ancak aşırı azaltma karışımın işlenmesini zorlaştırabilir ve uygun sıkışmayı engelleyebilir. Bu nedenle, su-çimento oranının kontrolü, inşaat projelerinde betonun genel kalitesini ve performansını sağlamak için esastır.
Beton katkı maddeleri, beton özelliklerini ve performansını artırmayı amaçlayan çeşitli işlevleri yerine getirir. Bu kimyasal katkı maddeleri, beton karışımının karıştırılması sırasında istenilen etkileri elde etmek için dahil edilir. Akışkanlaştırıcı (su azaltıcı) katkılar, su-çimento oranını azaltarak hem beton dayanımını hem de işlenebilirliği artırır. Priz hızlandırıcılar, betonun sertleşme süresini hızlandırır, bu da soğuk hava koşullarında veya hızlı inşaat gerektiren durumlarda faydalı olabilir. Priz geciktiriciler ise betonun sertleşmesini geciktirir, daha uzun işlenebilirlik süreleri sağlar. Ayrıca, donma-çözülme direncini artırmak için beton karışımına minik hava kabarcıkları sürükleyen katkı maddeleri bulunur. Sonuç olarak, katkı maddeleri beton karışımlarını belirli inşaat gereksinimlerini karşılamak için esnek ve verimli bir şekilde uyarlamak için bir yol sunar, dayanıklılığı, işlenebilirliği ve genel performansı artırır.
En yaygın kullanılanı, beton yüzeyini belirli bir süre boyunca sürekli olarak su püskürterek ıslatarak gerçekleştirilir, genel olarak yedi güne kadar sürer. Islak kür, betona sürekli bir nem kaynağı sağlayarak hidrasyon sürecini gelişimini korur ve nihayetinde beton mukavemetini ve çatlamaya karşı direncini artırır. Diğer bir yöntem, beton yüzeyini telis bezi veya plastik örtüler gibi nem tutucu malzemelerle kaplayarak nem kaybını buharlaşma yoluyla önlemeyi içerir. Bu yöntem genellikle sıcak veya rüzgarlı koşullarda kullanılır, betonu rötreye karşı korur. Her yöntemin avantajları, çevresel koşullar, proje gereksinimleri ve zaman kısıtlamaları gibi faktörlere bağlı olarak değişir.
Daha detaylı bilgi için "Rötre Nedir? Betonda Rötre Çatlağı Nasıl Oluşur?" blog yazımıza göz atın.
Yüksek sıcaklıklar, hidratasyonu ve betonun dayanım gelişimini hızlandırır ve erken dayanımı artırır. Buna karşılık, düşük sıcaklıklar hidratasyonu yavaşlatır ve betonun dayanım gelişim süresini uzatır. Ancak, aşırı sıcaklıklar zorluklar yaratır; aşırı sıcaklık hızlı nem kaybına ve potansiyel çatlaklara yol açar. Soğuk hava ise hidratasyonu engeller, betonun dayanım kazanmasını geciktirir ve dayanımı azaltır. Beton karışımı hazırlarken sıcak hava için gölgeleme ve soğutma, soğuk havalar için yalıtım ve ısıtma gibi önlemler, dayanım gelişimi için uygun sıcaklıkları korumak için kullanılır.
Daha detaylı bilgi için "Beton Dökümü: Sıcak Havada Beton Hakkında Her Şey" ve "Soğuk Havada Beton Dökümü Betona Nasıl Etki Eder?" yazılarımıza göz atın.
Normal ağırlıkta beton ve hafif beton, yoğunlukları ve beton bileşenleri açısından farklılık gösterir. En yaygın kullanılan beton olan normal ağırlıkta betonun etüvde kurutulmuş birim hacim kütlesi 2000 kg/m3 ile 2600 kg/m3 arasında değişir. Ve, kırmataş, çakıl, kırma kum, doğal kum gibi geleneksel agregalardan oluşur. Buna karşılık, hafif betonun birim hacim kütlesi daha düşüktür, 800 kg/m3 ile 2000 kg/m3 arasında değişir. Bu yoğunluk azalması, genişletilmiş kil, volkanik cüruf, ponza, perlit, vermikülit gibi hafif agregaların beton karışımına dahil edilmesi ve/veya hava sürükleyici katkılarının kullanılmasıyla elde edilir. Hafif beton, termal yalıtımın iyileştirilmesi, yapıların üzerine düşen yükün azaltılması ve yangın direncinin artırılması gibi avantajlar sunar. Bu da onu yük azaltmanın istendiği çeşitli inşaat uygulamaları için uygun hale getirir, örneğin prefabrik yapı elemanları. Ancak, normal ağırlıktaki betona göre hafif betonun mukavemeti biraz daha düşük olabilir, bu nedenle uygulaması ve yapısal gereksinimlerinin dikkatlice değerlendirilmesi gerekir.
Beton hava içeriği, beton karışımına küçük hapsolmuş hava kabarcıklarının eklenmesini içerir, genellikle hava içeriği katkı maddelerinin kullanılmasıyla elde edilir. Bu hava kabarcıkları, betonun dayanıklılığını ve işlenebilirliğini artıran birkaç faydalı amaç için hizmet eder. Örneğin, hava içeriği, su donduğunda genişlemesi için alan sağlayarak betonun donma-çözülme direncini artırır, beton içerisinde iç basınç oluşmasının ve sonrasında çatlamanın olasılığını azaltır. İkinci olarak, beton karışımının işlenebilirliği artırır, betonun daha kolay yerleştirmesini ve sıkışmasını sağlar.
Prefabrike ve yerinde dökme beton arasındaki seçim, proje ölçeği, zaman çizelgesi, bütçe ve belirli tasarım gereksinimleri gibi faktörlere bağlıdır. Prefabrike beton, kiriş, kolon, panel duvarlar gibi yapı elemanlarının, inşaat alanından uzak bir üretim alanında kontrol altında dökülmesini içerir. Bu prefabrike elemanlar daha sonra inşaat alanına taşınır ve yapıya monte edilir. Bu yöntem, kalite kontrolünün artırılması, inşaat hızı ve inşaat alanında azaltılmış işgücü gereksinimleri gibi avantajlar sunar. Diğer yandan, yerinde dökme beton, doğrudan inşaat yapı alanında dökülür ve şekillendirilir. Bu yöntem, tasarım açısından daha fazla esneklik sağlar.
Büzülme (rötre), betonun kuruduğunda ve nem kaybettiğinde meydana gelen hacim azalmasını ifade eder ve çatlama ve şekil değişikliği gibi boyutsal değişikliklere neden olur. Bu süreç, beton karışımından suyun buharlaşması nedeniyle oluşur.
Daha detaylı bilgi için "Rötre Nedir? Betonda Rötre Çatlağı Nasıl Oluşur?" blog yazımıza göz atın.
Slump testi, konik bir kalıbın taze karıştırılmış betonla doldurulması, sıkıştırılması, ardından kalıbın dikey olarak kaldırılması ve kalıp çıkarıldıktan sonra betonun çökmesinin ölçülmesi ile gerçekleştirilir. Bu test, beton karışımının kıvamı ve akışkanlığı hakkında bilgi verir, TS EN 12350-2 standardına göre gerçekleştirilir.
Betonun sıkıştırılabilme derecesi deneyi, standart prizma şekilli bir kabın betonla doldurulmasını ve daldırma tipi vibratör veya titreşim masası kullanılarak sıkıştırılmasını içerir. Sıkıştırılabilme derecesi, prizma şekilli kabın hacminin tamamen sıkıştırılmış betonun hacmine oranının ölçülmesiyle belirlenir. Bu test, beton karışımının, özellikle titreşimli ekipmanların kullanıldığı durumlarda etkili bir şekilde sıkıştırılabilme yeteneğini değerlendirir. TS EN 12350-4 standardına göre ölçülür.
Sertleşmiş betonun üzerine gelen eksenel yüklerin neden olabileceği şekil deformasyonlarına karşı gösterebildiği maksimum dirence beton basınç dayanımı denir. Tipik olarak, silindirik veya kübik beton numuneleri, kırılma meydana gelene kadar basınç gerilmesine maruz bırakılarak belirlenir, deney TS EN 12390-3 standarıdna göre gerçekleştirilir. Diğer yandan, eğilme mukavemeti, betonun eğilmeye karşı direncini değerlendirir. Bu mukavemet, kirişler ve plaklar gibi beton elemanlarının eğilme yüklerine maruz kaldığı uygulamalarda önemlidir. Eğilme mukavemeti, prizmatik beton numunelerini eğilme gerilmelerine maruz bırakılarak kırılma meydana gelene kadar belirlenir, deney TS EN 12390-5 standardına göre gerçekleştirilir..
Sertleşmiş betonun üzerine gelen eksenel yüklerin neden olabileceği şekil deformasyonlarına karşı gösterebildiği maksimum dirence beton basınç dayanımı denir. Tipik olarak, silindirik veya kübik beton numuneleri, kırılma meydana gelene kadar basınç gerilmesine maruz bırakılarak belirlenir, deney TS EN 12390-3 standarıdna göre gerçekleştirilir. Diğer yandan, eğilme mukavemeti, betonun eğilmeye karşı direncini değerlendirir. Bu mukavemet, kirişler ve plaklar gibi beton elemanlarının eğilme yüklerine maruz kaldığı uygulamalarda önemlidir. Eğilme mukavemeti, prizmatik beton numunelerini eğilme gerilmelerine maruz bırakılarak kırılma meydana gelene kadar belirlenir, deney TS EN 12390-5 standardına göre gerçekleştirilir..
Kürleme, beton yapıda dayanım, dayanıklılık ve uzun vadeli performans elde etmek için önemli bir rol oynar. Beton içinde nemin muhafaza edilmesini ve hızlı buharlaşmanın önlenmesini sağlar. Nem ortamını koruyarak, betonun dayanım ve dayanıklılığını geliştirmesine izin veren hidratasyon sürecinin tamamlanmasını sağlar. Ayrıca, beton yüzeyinin çok hızlı kurumasını önleyerek plastik büzülme çatlakları ve yüzey kusurlarının riskini azaltır. Betonun genel kalitesini artırarak, zamanla daha dayanıklı ve sağlam bir yapı elde edilmesine yardımcı olur.
Sıcak havada beton dökümünde karışım suyunun hızlı buharlaşmasını ve beton karışımının erken priz almasını engelleyen önlemler içermelidir. En yaygın önlemler arasında agregaların soğutulması, soğutulmuş karıştırma suyu kullanımı, stok/çalışma alanının gölgelenmesi yer alır. Diğer yandan, soğuk hava beton dökümünde, beton karışımının donmasını önlemeye odaklanılır. Çünkü bu dayanımı olumsuz etkiler. Isıtılmış agregalar ve karıştırma suyu, kalıpların yalıtılması, priz hızlandırıcılar veya antifriz katkı maddeleri kullanımı dayanım gelişiminin korunması için uygulanır. Her iki yaklaşım da, zorlu çevresel koşullara rağmen betonun istenilen dayanım, dayanıklılık ve kaliteye ulaşmasını sağlamayı amaçlar. TS 1248 standardı anormal hava koşullarında betonun hazırlanması, dökümü ve bakımı kurallarını belirler.
Akışkanlaştırıcı katkı maddeleri, betonun işlenebilirliğini ve dayanımını artıran karışım suyunu azaltma yetenekleriyle beton üretiminde çok önemli bir bileşendir. Bu katkı maddeleri, çimento partiküllerini daha etkili bir şekilde dağıtarak su/çimento oranını azaltır. İşlenebilirlik, betonun daha kolay yerleştirilmesini, sıkıştırılmasını ve bitirilmesini sağlar, iş gücünü azaltır ve inşaat verimliliğini artırır. Ayrıca, karışımdaki su içeriğini azaltarak, daha yüksek dayanımlı beton üretimine katkıda bulunur ve geçirgenliği azaltır, dayanıklılığı artırır.
Betonun su geçirgenliği, dayanıklılığını ve uzun vadeli performansını belirlemede kritik bir faktördür. Yüksek derecede su geçirgen beton, suyun kolayca nüfuz etmesine izin verir, bu da gömülü çelik donatının korozyonuna, donma-çözünme hasarına, alkali-silika reaksiyonuna ve betonun bozulmasına yol açabilir. Aşırı su geçirgenliği ayrıca küf ve rutubet gibi nemle ilgili sorunları artırır. Bu nedenle, betonun su geçirgenliğini azaltmak, zararlı etkilere karşı direncini sağlamak ve servis ömrünü uzatmak için önemlidir. Bu, uygun beton karışım tasarımı, su azaltıcı katkı maddelerinin kullanımı, yeterli sıkıştırma ve uygun kürleme yöntemleri de dahil olmak üzere çeşitli yollarla sağlanabilir. Su geçirgenliğini en aza indirerek, beton yapıların zamanla dayanıklılıklarını ve görünümlerini koruyabilir, böylece dayanıklılıklarını artırır ve pahalı onarımların ve bakımın gerekliliğini azaltır.
Betonun kısa sürede büzülmesi, betonun yerleştirildikten ve kürleme sürecine başladıktan kısa bir süre sonra meydana gelen anlık hacim azalmasını ifade eder. Bu büzülme, betonun yüzeyinden fazla karışım suyunun buharlaşması ve başlangıç hidratasyon reaksiyonları nedeniyle oluşur. Genellikle yerleştirilmeden sonraki ilk birkaç gün veya hafta içinde meydana gelir ve uygun şekilde kontrol edilmezse çatlak oluşumuna neden olabilir. Uygun kürleme ve nem kontrolü ile engellenir. Diğer yandan, uzun süreli büzülme, beton sertleştikten sonra genellikle aylar veya hatta yıllar boyunca devam eden kademeli hacim azalmasını ifade eder. Bu büzülme, beton matrisi içinde devam eden kuruma ve hidrasyon süreçlerinden kaynaklanır ve zamanla çatlaklara ve deformasyonlara neden olur.
İşlenebilirlik, betonun segregasyon veya terleme olmadan nasıl kolayca karıştırılabileceği, yerleştirilebileceği ve sıkıştırılabileceğini gösteren bir ölçüdür. Akışkanlık ise, betonun kendi ağırlığı altında nasıl akıp ve homojen bir şekilde yayılabildiğini gösteren bir ölçüdür, genellikle titreşim veya sıkıştırma gerektirmeden yayılabilme yeteneği anlamına gelir. İşlenebilirlik, genel olarak işleme kolaylığına odaklanırken, akışkanlık beton karışımının akıcılığına bağlıdır. Her iki özellik de inşaat sırasında betonun uygun şekilde yerleştirilmesi ve sıkıştırılması için önemlidir, en iyi sonuç proje gereksinimleri, yerleştirme koşulları ve istenen sonuç gibi faktörlere bağlıdır.
Betonun basınç dayanımı, uygulanan maksimum yükün numunenin kesit alanına bölünmesiyle belirlenir. Bu ölçüm, genellikle psi veya MPa cinsinden ifade edilir ve betonun basınca karşı direncini gösterir.
Dünyada 70’i aşkın ülkede yüksek beyazlık değeri, stabilitesi ve yüksek dayanımı ile tercih edilmektedir.
Dayanıklı ve uzun ömürlü Refrakter uygulamaları ve yüksek performanslı kuru karışımlar için hızlı çözüm sunar.
Yüksek, stabil nihai dayanım ve uzun süreli dayanıklılık sağlayan, performansı üst düzeye çıkaran yüksek kalitede geniş ürün yelpazesinde sunulmaktadır.
Uluslararası standartlara uygun, tüm dayanım sınıflarında üst düzey stabilite gösteren üstün özellikleri sayesinde yıllar boyunca istikrarlı dayanıklılık garantisi sağlar.