Günümüzde, çevre ve toplumu gözetmeden kontrolsüz şekilde büyüyen kentler yerini sürdürülebilir kentlere bırakıyor. Peki Sürdürülebilir Kent Nedir? Bu yazımızda sürdürülebilir kentler, sürdürülebilir işletmeler, sürdürülebilir davranışlar ve sürdürülebilir kentlerin çimento sektörüne etkisine kısaca değineceğiz.
Sürdürülebilir Kent Tanımı Nedir?
Nüfus artışı, aşırı ve bilinçsiz tüketime bağlı olarak oluşan doğal kaynak kıtlığı, çevrenin kirletilerek doğal dengenin bozulması sonucunda oluşan iklim değişikliği günümüz kentlerinin önemli bir problemi halini almaktadır. Çevresel anlamdaki olumsuzlukların yanında sosyal anlamda da eşitsizliklerin var olduğu, ekonomik gelişmenin dengesiz ve kentsel yönetişimin yeterli seviyede yapılanmaması bu etkilerin artma potansiyelini destekliyor. Bu nedenle giderek daha fazla birey ve işletme harekete geçmeye, çevreyi korumaya ve sosyal düzeni sağlamaya karar verirken, sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimseyerek tüm bu faktörlerin olumsuz etkilerini azaltmaya çalışıyor. Bireyler ve işletmeler tarafından hayata geçirilen tüm bu eylemler bir çevre bilincinin ortaya çıkmasına, toplumsal yapının değişmesine ve sürdürülebilir kent kavramının gelişmesine yol açıyor.
Sürdürülebilir kentler, faaliyetleri aracılığıyla çevresel etkileri azaltarak, kendi bölgesel, coğrafi, sosyal, ekonomik ve kültürel koşullarına uygun olarak sürdürülebilir tüketim ve üretim kalıplarını teşvik etme yoluyla varlığını ikame ettiren üretken yaşam alanlarıdır. Sürdürülebilir bir kent, enerjide kendi kendine yeterli, enerji üretmek için atıkları yöneten, daha sürdürülebilir ulaşıma sahip, yeşil alanları koruyan hem doğal hem ekonomik kaynaklarını doğru yöneten ve kullanan; eğitim eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık kavramları üzerine inşa edilmiş bir yaşan alanı olarak karşımıza çıkar.
Sürdürülebilir kentin tanımlarına baktığımızda hemen hemen her tanımda, aynı ana kaldıraçları görüyoruz. Peki bu kaldıraçlar nelerdir?
- Çevre – Çevre dostu yaşam alanları yaratmak
- Hizmet – Kamu ve özel sektör hizmetlerini toplumdaki herkesin ihtiyaçlarına uygun hale getirmek
- Taşıma ve Ulaşım – Toplumdaki bireyleri iş, sağlık ve diğer hizmetlere taşıyan geniş ağlı ulaşım sağlamak
- Yönetişim – Etkili ve kapsayıcı katılım ve liderliğin olduğu yönetişim modeli benimsemek
- Sosyal ve Kültürel Kalkınma – Aktif, eşitlikçi, çeşitliliğe önem veren, kapsayıcı ve hoşgörülü bir adil yerel kültür oluşturmak
- Konutlar ve Binalar – Çevreye etkileri gözetilerek inşa edilmiş, sağlam ve güvenilir yapılar sağlamak
- Ekonomi – Büyüyen ve gelişen, bu süreçte toplumdaki hiçbir bireyi arkada bırakmayan çeşitli yerel bir ekonomi oluşturmak
- Sermaye – Hem yaşanılan toplum hem de diğer topluluklar için şimdi ve gelecek nesilleri kapsayan sürdürülebilir bir sermaye yönetimi sağlamak
Bu kaldıraçlar sürdürülebilir kentler bazında; 2015 yılında, 2030’a kadar aşırı yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlik ve adaletsizlik ile mücadele, iklim değişikliğini düzeltme gayesi ile belirlenen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacından 11.si Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar’da ele alınıyor. Günümüzde insanların yarısı, yani 3,5 milyar insan şehirlerde yaşıyor. Bu sayı daha da artacak gibi gözüküyor. İşte bu noktada insanlığın karşı karşıya olduğu yoksulluk, iklim değişikliği, sağlık hizmetleri, eğitim gibi devasa sorunlara şehirlerde çare bulunması amacı ile 11. SKA takip ediliyor ve kentleri ve insan yerleşimlerini kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir kılmak amacı ile hareket ediliyor. Aşağıdaki görselde SKA 11 Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar’ın alt amaçlarını görebilirsiniz.
Şekil 1: SKA 11 Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar Alt Amaçlar 1
Sürdürülebilir İşletme Nedir?
Sürdürülebilir işletmelere daha önceki Su Yönetimi: Dünyada Su Krizi ve Yönetimi yazımızda işletmelerin belirledikleri iklim stratejilerinin odaklarından su tüketiminin azaltılması ve su kaynaklarının kalitesinin korunmasına değinerek bahsetmiştik. Sürdürülebilir kentlerin oluşturulmasında en önemli unsurlardan biri toplumu üreterek ve hizmet sunarak kalkındıran işletmelerdir. Bu kapsamda bu kavramı kısaca hatırlamakta yarar var.
Sürdürülebilir işletme, küreselde ve yerelde çevre, toplum ve ekonomi üzerinde minimum olumsuz ve maksimum olumlu etkiyle faaliyetlerini sürdüren girişimlerdir. Sürdürülebilir işletmeler çevresel, sosyal ve ekonomi alanlarında adil politikalara sahiptirler. Bu politikalar ışığında sürdürülebilir iş modelleri oluştururlar. Doğrusal ekonomiyi reddederek, döngüsel ekonomi anlayışı ile hareket ederler. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı destekler ve dahil oldukları iş kolu bazında aldıkları kararlara sürdürülebilirlik ilkelerini dahil ederler. Başka bir deyişle, bugünkü dünyanın ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetinden ödün vermeden karşılamayı amaç edinirler.
Sürdürülebilir işletmeler ve bu yolda adım atanlar, iklim değişikliği ile mücadele stratejilerini oluşturarak 2050 yılında net sıfır karbon hedefine ulaşma çalışmaları içinde yer alır. Bu kapsamda emisyon miktarı daha düşük ve içerdiği hammaddeler ile daha doğa dostu ürünler ve hizmetler geliştirir, tüm üretim ve hizmet sağlanması proseslerinde çevreye olan etkilerini kirletici hava emisyonları, su kullanımı ve deşarjı, atıkların yönetimi ve bertarafı gibi konularda minimize eder. Bu şekilde içinde bulundukları kentin sürdürülebilirliğini destekler ve diğer işletmelere de bu konudaki aksiyonları ile rehberlik etme gayesi taşırlar.
Sürdürülebilir Davranışlar Nelerdir?
Sürdürülebilir kentlerin yaratılması ve bu kentlerin işleyişine uyum sağlanması sadece işletmelerin sürdürülebilirliğe dair aksiyonlarına değil, toplumdaki her bireyin davranış ve yaşam tarzı değişikliğine dayanır. Bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tüketimlerinde sağladıkları sadeleştirme anlayışı ve var olan kaynakları kullanmada bilinçli olmaları sürdürülebilir bir yaşam tarzının benimsenmesi için ana bileşenlerdir.
Daha sürdürülebilir bir şekilde yaşamaya çalışan birçok kişi, İklim Krizinin ölçeği göz önüne alındığında kendini olumlu etki konusunda yetersiz hissedebiliyor. Ancak, birçok birey tarafından gerçekleştirilen küçük eylemlerin bir araya gelerek inanılmaz bir fark yaratabileceğini biliyoruz.
Toplumdaki bir bireyin araba yerine bisiklet tercih etmesi, bulaşıkları elde yıkamak yerine bulaşık makinesi kullanması, diyette daha fazla sebze-meyve tüketmesi ya da daha az et tüketmesi, benzinli bir spor araç yerine hibrit aracı seçmesi, geleneksel bir ürün yerine yeşil bir ürün satın alması, trafik yoğunluğundan kaçınmak için toplu taşıma araçlarını tercih etmesi gibi küçük aksiyonlar toplum için bir dalga şeklinde büyüyerek etkisini çok büyük boyutlarda gösterecektir.
Şekil 3: Trafikte toplu taşıma kullanımı, trafik kaynakları emisyonları azaltmada bireysel olarak alınabilecek en önemli aksiyondur.
Sürdürülebilir davranışlardan bahsedildiğinde akla öncelikle çevresel boyut gelse de, aynı sürdürülebilir kentlerin temelinde olduğu gibi kişinin benimsediği toplumsal yaklaşım ve sahip olduğu ekonomi bilinci sürdürülebilir bir yaşam tarzının benimsenmesi noktasında büyük öneme sahiptir.
Sürdürülebilir bir yaşam tarzını benimsemek için bireylerin öncelikle gündemlerine alması gereken birkaç ana noktaya örnek vermek gerekirse:
- Besin ihtiyacı da göz önünde bulundurularak gıda tüketimi alışkanlıklarının değiştirilmesi, et tüketimini azaltılması ve bitkisel bazlı yiyeceklerin tüketiminin artırılması
- Su israfının engellenerek su tüketiminin azaltılması
- Enerji tasarrufu sağlanarak enerji tüketiminin azaltılması ve mümkünse yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması
- Döngüsel ekonomi modeli benimsenerek geri dönüştürülmüş içerikten yapılmış ürünlerin tercih edilmesi, yeni ürünler yerine geri dönüşüm, kiralama, ikinci el satın alma gibi opsiyonların değerlendirilmesi
- Dayanıklı, yeniden kullanılabilir ürünlerin satın alınması, tek kullanımlık ürünlerden vazgeçilmesi, habitatları ve biyoçeşitliliği koruyan temiz içerikli ürünlerin satın alınması
- Atık oluşumunun azaltılması ve oluşan atıkların geri dönüştürülmesi/yeniden kullanılması/doğru bertaraf edilmesi
Şekil 4: Atık oluşumunu engelleyecek bazı öneriler
- Sürdürülebilir yaşamı destekleyen organizasyonlara aktif katılım sağlanması
- Adil ve kapsayıcı ürünler, politikalar ve uygulamalar sunan markaların desteklenmesi
- Kadınların ve kız çocuklarının toplumdaki varlığını destekleyen organizasyon ve şirketlere destek verilmesi ve eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık ilkesinin benimsenmesi
Sürdürülebilir Kentler ve Çimento Sektörü
Modern şehirlerin temelinde gerçek anlamıyla çimento ve beton sektörü yatar. Kent silüetini tanımlayan binalardan, kent yaşamını sağlayan gündelik hizmetlere kadar, kentleşme çimento ve beton olmadan mümkün olmazdı. Bu nedenle bu ürünler, kentsel çevrenin sürdürülebilirliğini ve direncini artırma çabalarının merkezinde yer alır: örneğin beton, kentsel ısı adası etkisini (diğer koyu malzemelere ve kaplamalara kıyasla) azaltabilir ve CO2‘yi emebilir. Aynı zamanda, savunmasız kentsel topluluklar için dayanıklı ve uygun fiyatlı konut sağlanması için de temeldir. Bu yanı ile SDG11.1 hedefine hizmet eder (SDG11.1 Güvenli ve Erişilebilir Konutlar).
Daha da önemlisi, beton aynı zamanda iklimle ilgili ve doğal afetlerde diğer yapı malzemelerine göre daha iyi dayanabilir ve su ve sanitasyondan konut ve ulaşıma kadar kritik altyapıya ve buna bağlı olan kentsel topluluklara önemli ölçüde dayanıklılık sağlar. (SDG11.b Kapsayıcılık, Kaynak Etkinliği ve Afet Risk Azaltımına Yönelik Politikaların Uygulanması) Ulaşım altyapısının oluşturulması aynı zamanda kentsel, kentsel çevre ve kırsal alanlar arasında olumlu ekonomik, sosyal ve çevresel bağlantıların geliştirilmesini gerektiren SDG11.a’ya ulaşmada kilit bir unsurdur. (SDG 11a Güçlü Ulusal ve Bölgesel Kalkınma Planlaması)
Giderek artan sayıda lokasyonda, çimento ve beton sektörü, atık türevli yakıtları çimento fırınında birlikte işleyerek (aynı zamanda çimentonun karbon yoğunluğunu azaltan ve karbon nötr beton üretimini destekleyen bir süreç) belediye atıklarının sürdürülebilir yönetimini destekler. Sektör, faaliyetlerinin kentsel hava kalitesi üzerindeki potansiyel etkisini sürekli ölçümleyerek takip eder. Havadaki emisyonları azaltmayı ve yıllık bazda temel performans göstergelerine göre performanslarını izlemeyi ve raporlamayı taahhüt eder.
Çimsa olarak, ürünlerimizin yaşam döngüsünde ortaya çıkan karbon emisyon yoğunluğunun azaltılmasına dair çalışmalarımıza, sürdürülebilir kentlerin temelini oluşturacak olan sürdürülebilir ürün geliştirme yaklaşımı kapsamında devam ediyoruz. Çimento içerisindeki klinker kullanım oranlarının azaltıldığı ve çimentomsu maddeler ile ürün içeriğinin zenginleştirildiği farklı sürdürülebilir ürünleri hizmete sunuyoruz. Katkı maddesi olarak cüruf, taban külü, uçucu kül gibi diğer sektörlerden gelen yan ürün, atık ya da farklı kaynakların kullanımı ile düşük karbon emisyonlu sürdürülebilir ürünler geliştirilirken, alternatif hammadde kaynakları da araştırıyoruz. Sürdürülebilir kentlerin inşasına hem bu ürünlerle destek oluyor, hem de alternatif yakıt kullanımı, enerji yönetimi ve yeşil enerji kullanımı, karbon yakalama-kullanma- depolama teknolojileri çalışmaları, düşük emisyonlu nakliye alternatifleri gibi alt maddeleri içeren karbon nötr yol haritamız ile sürdürülebilir kentlerin yaşatılmasına destek oluyoruz.
Şekil 5: Çimento sektörü, sahada bir kadın çalışan
Çimento ve beton sektörü, çevresel yaklaşımın yanında sosyal alanda da sürdürülebilir kentlerin oluşumuna destek veren bir sektördür. Sağladığı adil ve kapsayıcı politikalar ve uygulamalar ile istihdam sağladığı toplumdaki kişilerin hak ve özgürlüklerini her zaman korur ve güvenliklerini gözetir. Kadın istihdamı konusunda son yıllarda attığı adımlar ile sektördeki kadın çalışan sayısını önemli derecede artırmış, saha ve iş ortamında tüm çalışanları için eşitlikçi, çeşitliliğe önem veren ve kapsayıcı bir kültür benimseyerek sürdürülebilir kentlerin temel kaldıraçlarından sosyal gelişime hizmet etmiştir.
Sürdürülebilir Kentler ve Önemi
Tüm bireylerinin kendi ihtiyaçlarını karşılayabildikleri, dünyanın doğal dengesinin ve diğer bireylerin yaşam kalitelerini şimdi ya da gelecekte bozmadan kendi refahlarını artırmalarını sağlayan sürdürülebilir kentlerin oluşumu için; işletmeler ve bireyler beraber bir görev üstleniyor. Gelişen dünyanın getirdiği ihtiyaçlar ancak sürdürülebilir kentlerin yaşatılması ile sağlanacak. Sürdürülebilir yaşam alanlarının gelişimi için düşük karbon ekonomisini destekleyen ürün ve hizmetler ile çimento sektörünün bir parçası olarak bu yolculuğa destek vermeye devam ediyoruz.
Kullanılan Kaynaklar: